Bir Ayrılamama Öyküsü

bird04Aslında “Ayrılığı” değil “Ayrılamamayı” sorun olarak yaşarız.

Sevdiğimiz ya da bizim olan varlıklardan ayrılmak bize ölüm gibi gelir. Oyuncaklardan, evlerden, kitaplardan, evlatlardan, sevgililerden… Onlarla varolmuşuzdur çünkü. Bu durumda onlar yoksa biz de yokuzdur. Bu durum bazı insanları içten yer bitirir. Belki de bu yüzden yurdumuzda aşk cinayetlerine pek sık rastlanır. 

bird03

Vazgeçemeyeceğimiz varlıklarla tek taraflı ‘sahiplik’ ya da ‘mülkiyet’ ilişkisi içinde olduğumuzu da genellikle fark etmeyiz. Onları kaybetmemek için de her yola başvurmaya kalkarız. Bu durumun nedenlerini görmek aslında eğitimle mümkündür. Ancak uygulamaya geçmek içe bakış yetisi ister.

Ayrılamamayı yukarıdaki gibi yaşayanlar “Bencil” tanımına uyan kişilerdir. Ayrılık kendi varoluşlarına yönelik bir tehdittir ve bu durumda “öteki” varlığın yaşadıkları ve hissettikleri kesinlikle olası bir “çözümün” bir parçası değildir. Bu insanların “sevgi” dedikleri güdü de aslında yıkıcı bir bağımlılıktır. Kendi benliğini geliştireceğine başkası ya da nesneler üzerinden var olmayı seçer. Kimisi kendini otomobiliyle tanımladığında mutlu olur.

bird

Bir diğer ‘Ayrılamama’ türü de, bencil olmamakla birlikte “Sevgi” duyan insanların hissettiği ayrılma güçlüğüdür. Bunun nedenleri ise apayrıdır. Bu kişilerde sevgi duygusu gerçektir ve ‘Sorumluluk’la iç içedir. Aslında bu sorumluluk duygusu sosyal evrimimizin bize aktardığı gayet insani bir güdüdür. Gerçekten de toplumsal gelişimi buna borçluyuz. Bir varlığa sevgi ve sorumluluk bağları hisseden insanın ayrılamamasının altında sevilen varlığı bekleyen kaderle ilgili bilgi eksikliği vardır. Bu kaderin bizim “korumamız” dışında gerçekleşecek olması Sahiplenme ile de bağların sürdüğünü gösterir. Eğer ayrılamadığımız varlığı iyi bir kaderin beklediğinden emin olabilseydik bu “aşırı babacan” ve boğucu tavıra gerek de duymazdık.

Hepimizin genlerinde ölüm yazılıdır. Bünye ve bilinçaltı kendi ölümünü, öleceğini bilir. Çünkü miras aldığımız sistem yetkinleşirken başka bedenlerde binlerce ölüm deneyimi de yaşamıştır. Korumaya muhtaç kabul ettiğimiz varlıkların bizden sonra bizim sevgi ve koruma alanımızdan çıkacakları ve tehlikeler karşısında yapayalnız kalacakları duygusu da son derece rahatsız edicidir. Bu duygu, sahiplenme, sevgi ve sorumluluk güdüleriyle sürekli çatışır.

bird05

Ama sorumluluğumuz altında olan varlıkların bizim sevgi ve güven alanımızdan sonra başka bir sevgi ve güven alanına gireceklerini bilseydik, bundan emin olsaydık, bir iç rahatlığına kavuşur ve gerilimlerden de kurtulurduk. Üstelik “sevgili varlıklarımıza” bu endişeyi istemesek de sürekli olarak hissettiririz. Onlara gelecek endişesi aşılamaya, bu yolla da istemeden manipüle ederek kendimize bağlamaya hakkımız yok. Üstelik bunu yaparak onlara “Senin yeteneklerine güvenmiyorum” mesajı da vermekteyiz. Bu hiç de hoş olmayan bir ruhsal baskı yaratmaktadır. Biz onların tanrısı değiliz. Onlar gibiyiz, bir farkımız yok. Kendimiz bir sevgi ve güven alanında olmadığımız için onları da dahil ve davet edebileceğimiz bir alan bulamıyoruz. Ya da olanı göremiyoruz.

Örnek olarak bir babanın kızını gelin etmede yaşayacağı her türlü çelişik his yukarıda anlatılanları barındırmaktadır.

Sevdiğiniz varlıkları yanınızda ne şekilde tuttuğunuza ve bunu neden yaptığınıza bir bakarsanız, endişelere bağlı kimi düğüm noktaları görebilirsiniz. Bu endişelerin neden olduğu nice aşırılık, iletişimsizlik ve hayalkırıklığı da en sonunda anlaşılmış olacaktır. Haklılık iddialarımız, adaletsizlik serzenişlerimiz de belki de böylece gereksiz hale gelecektir.

Bird-release-big-copy-575

Başkası üzerinden varolmak asla sizi siz yapmaz. Mutlu da etmez. Tek çıkar yol iç huzurunuzla aranıza soktuğunuz varlıkları özgürleştirebilmektir. Bundan korkmamalısınız, çünkü siz ve diğer varlıklar büyük bir Sevgi Alanı’na doğru ilerlemekteyiz. Kimimiz uzun zamandır orada, kimimiz yola henüz çıkmakta. Sözümüz molayı uzatanlara…

Suavi Kendiroğlu, Temmuz 

Bu yazıyı referans vererek paylaşabilir ancak anlam bütünlüğünü bozacak alıntılar yapamazsınız.

Yorum bırakın

error: Content is protected !!