İtalya’da yayınlanmış bir çocuk kitabında arkadaşlığın ve yalanın en güzel örneklerini bulduk…
Yazan : Paz Rodero – Çizen : Jozef Wilkon
Dünyanın en güzel ormanında bir ırmak akardı. Bu ırmakta da bir balık yaşıyordu. Bütün zamanını ilginç yosunlar arasında dolaşarak, akıntılarla oynayarak ve suya dalan güneş ışınlarını yakalamaya çalışarak geçiriyordu. Irmağını pek seviyordu. Ancak hiç arkadaşı yoktu.
Bir gün bir kuş balığı farketti. Uçup geldi ve : “Sen çok güzelsin. Bana çok sempatik göründün” dedi. “Sen de bana” diye yanıtladı balık. Hemen arkadaş oluverdiler.
O günden sonra kuş bütün zamanını ırmağın kıyısında geçirmeye başladı. Suyun üzerinde süzülüp balığı en güzel ötüşüyle selamlamaya koyuldu. Arkadaşına çiçeklerin arasında ve ağaçtan ağaca uçmanın zevkini ya da kendini bulutları üfleyen rüzgara bırakmanın, gündoğumunun ve balıklara şarkı söylemenin güzelliğini anlattı. Balık da, kendi ağırlığını hissetmeksizin suda yüzmenin, dalgalanan yosunlar arasında gezmenin ve derinliklerin sükunetinden bahsetti. İki arkadaş birbirini çok seviyordu.
Her biri yaşadığı dünyayı o kadar heyecanla anlatıyordu ki, bir gün balık “Sudan çıkıp havada uçmak istiyorum” dedi. “Ormanı görmek ve hep seninle olmak istiyorum”. Kuş da şu yanıtı verdi : “İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. Ben de yosunlar arasında yüzmek ve akıntıyla oynamak istiyorum. Irmağın sakin derinliklerini görmek ve hep seninle kalmak istiyorum”
Balık kuşa hiç bir şey söylemedi ve akıntının da yardımıyla kendisine yardım etmesi için ırmağın büyücüsüne ulaştı. Ona yalvardı. Büyücü : “Yüzgeçlerin bir çift kanat kadar hafifledi ve artık seni havada uçurabilir”
Aynı sırada, kuş da orman büyücüsüne gidip ırmakta yüzebilmek için yardım istedi. Büyücü onun isteğini yerine getirdi ve “Kanatların yüzgeçler kadar güçlü olacak ki, suda yüzebilesin” dedi.
Balık ırmaktan çıkıp doğruca arkadaşını aramaya gitti ancak onu hiç bir yerde bulamadı. Kuş da doğruca ırmağa daldı ancak o da arkadaşını bulamadı. Bu sırada kış gelmişti.
Balık kuşun anlattıklarından hiç birini göremedi. Ne çiçekli ağaçları, ne güzel gündoğumunu… Sadece yeryüzünü kaplayan beyaz bir örtü vardı. Böylesi hüzünlü bir yerde kendini daha da yalnız hissetti. Kuş da balığın anlattıklarından hiç birini bulamadı. Irmak azgın dalgalarla coşmuştu ve suyun kıyısı donmuştu. Burası da hüzünlüydü.
Hayal kırıklığı içinde uçarak geri dönen balık tam ırmağına dalacakken havada kuşa rastladı. “Seninle beraber olmak için ırmak büyücüsünden yardım istedim”. Kuş da : “Ben de seninle olmak için orman büyücüsünden yüzebilmeyi istedim”. İki arkadaş aynı şeyi düşündükleri için mutlu oldular.
“Ormanımı sevdin mi?” diye sordu kuş. “Harikaydı!” dedi balık. ” Ya sen, ırmağımı beğendin mi?”. “Harikaydı!” dedi kuş. İki arkadaş bakıştılar. Mutlulukları eksilmesin diye birbirlerine yalan söylediklerini biliyorlardı. Balık : “Dünyan tam hayal ettiğim gibi değildi ama güzeldi. Zaten seninle nerede olsa yaşarım” dedi balık. “Aynı şey benim için de geçerli” dedi kuş. Böylece tüm yeryüzünü dolaşmaya karar verdiler : bütün okyanusları, gölleri, çay ve ırmakları, dağları, çölleri ve ormanları gezmeye…