Bilgelik yeryüzüne “bir insanın yaşamı” şeklinde iner ve o bedenen öldükten sonra da yeryüzünde “insanlık” denilen ruhta ve grupta yaşamaya devam eder. O yüzden bilgeler, peygamberler, liderler gibi insanlığı ileri götürmüş, tekâmül ettirmiş “kilometre taşı” kişiler bedenen ölseler de, “mânâ”ları yani gerçek varlıkları, varoluş tarzları, edep, düşünüş ve yöntemleri hep buradadır. “Burada” derken, onlarla bir şekilde yakınlık kurmuş insanlar üzerinden bilgi, tecrübe ve terbiye şeklinde yaşamaya devam ederler.
Şunu anlamalıyız ki, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e tüm peygamberler, havariler, azizler, veliler, Dört Halife, Buda, Lao Tzu, Benjamin Franklin gibi kurucular ve Mustafa Kemal de bir kere ve bir şahısta vücuda gelmiş bir mânâdır, imkân aleminden dünyaya inmiştir ve artık hep buradadır, ahirete kadar da dipdiridir.
Biz neyiz? Ben neden böyleyim? Şeklim, giysim, düşüncelerim nereden geliyor? Bu soruları sorduğunuzda göreceksiniz ki, müstakil bir “Ben” yoktur ve siz o insanların mânâsı olarak nefes alıp vermektesiniz. Bundan başka bir varlığınız yoktur. Kim olduğunuzu bilin. Kim olduğunuzu keşfedin.